“Bir milletin iki diasporası olmaz” sözü sadece hoş bir ifade değil, karşımıza konulan önemli bir görev, tarihsel bir zorunluluktur.
Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Diaspora Komitesi Başkanı Fuad Muradov’un Türkiye ve Azerbaycan iş dünyasının temsilcilerinin, teşkilatlarının, akademisyenlerinin ve resmi kurumlarının iştirakiyle Dünya Türk İş Konseyi’nin “Bakü Buluşması Toplantısı”nda yapmış olduğu konuşma:
Çok hürmetli, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Hanımefendiler, Beyefendiler;
Hepinizi Dünya Türk İş Konseyi’nin “Bir milletin iki diasporası olmaz” ana başlığı ile yapılan Bakü toplantısında selamlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Bu son derece önemli toplantıda konuşmak benim için büyük bir şereftir. Türk Dünyası’nı ortak değerler birleştirmektedir. Bu değerlerin desteği ile barışın ve istikrarın sağlanması halklarımız arasında işbirliğini daha da geliştirmek zaruretini doğurmuştur.
Yaşadığımız küreselleşme asrı oldukça karmaşık özellikleri ile tanımlanmaktadır. Umummilli Lider Haydar Aliyev’in sözleri ile söyleyecek olursak “...Küreselleşme süreci çoğu zaman hiç de iyimserlik doğurmamaktadır. Bu karmaşık ve kesin değerlendirilemeyen sürecin geleceği hepimizi düşündürmektedir.”
Küreselleşme sürecinde insanlar milli kimliğinden ve vatandaşlığından bağımsız olarak evrensel değerleri paylaşırlar. Böyle bir zamanda, ulusal-ahlaki değerlerimizi bozulmadan korumak zorundayız. Ortak değerlerimizi ve medeniyetimizi küreselleşmeden kendini savunma yoluna dönüştürmeliyiz. Bu süreç birlik ve işbirliği gerektirir. Ulusal ve kültürel değerleri korumak ve yaşatmak ancak ortak çabalarla mümkün olabilir.
Bütün bunlar yurtdışında yaşayan soydaşlarımıza ve diaspora faaliyetimize destek olan sivil toplum kuruluşlarımıza (STK) ciddi sorumluluk ve görevler yüklemektedir. Tabii ki, böyle bir dönemde, devletler arasındaki dostlukların diaspora örgütleri arasında da kurulması zaruridir. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev daha 2013 yılında Gebele’deki Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin 3. Zirvesi’nde yaptığı konuşmada bunun stratejik bir görev olduğunu açıkça belirtmişti.
Hem Azerbaycan Cumhuriyeti, hem de ayrı ayrı devlet kurumları ve STK’lar tarafından Türk soylu halkların birliği yönünde pek çok proje uygulanmaktadır. Özellikle de Haydar Aliyev Fonu tarafından hayata geçirilen ortak projelerle ortak medeni değerlerin paylaşılmasına hizmet eden çalışmalar yapılmaktadır. Bütün bunlar Türk birliğine hizmet etmektedir. Türk Dünyası Yazarları ve Sanatçıları Vakfı’nın 15. Dünya Türk Yazarları Hizmet Ödülü’nün Vakıf Başkanı UNESCO ve İSESCO’nun İyi Niyet Elçisi ve Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Başkan Yardımcısı Mehriban Aliyeva’ya takdim edilmesi bunu bir kez daha göstermiştir.
Bunu “Bir Millet İki Devlet” anlayışı prensibi çerçevesinde gelişen ilişkilerimizin yüksek seviyede olduğunu bildiren Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in sözleri ile söyleyecek olursak: “Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler her alanda başarıyla gelişmektedir. Bu ilişkiler dostluk ve kardeşlik temelinde kurulmuştur. Bizim çok zengin ortak tarihimiz, ortak değerlerimiz vardır.”
Son yirmi yıla yakın bir sürede Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler her zaman yüksek seviyede olmuştur. Çok hürmetli Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye ile Azerbaycan, dünyada benzeri görülmemiş bağlara sahip iki kardeş ülkedir.” sözleri de birliğimizi ifade etmektedir.
Devlet başkanları düzeyinde üst düzey dostluk, halklar arasındaki mevcut bağları daha da güçlendirmekte ve her alanda ortak faaliyetleri teşvik etmektedir. Azerbaycan ve Türkiye iki kardeşin başkanlığında yönetilen ülkelerdir. Azerbaycan-Türkiye ilişkileri, sarsılmaz desteklere dayanmaktadır. Şundan emin olarak söyleyebiliriz ki, Cumhurbaşkanlarımızın çabaları sayesinde ortak tarihimizi, kültürümüzü, kazanımlarımızı şimdiki ve gelecek kuşaklara taşıyabiliriz. Bu amaçla, Devlet Diaspora Komitesi, diaspora faaliyetlerini koordine etmek ve Türk Dünyası’nın birleşik bir diasporasını oluşturmak için sürekli çalışmaktadır.
Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Diaspora Komitesi, Kazakistan Cumhuriyeti Vatandaşlar Fonu ve Türkiye Cumhuriyeti Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı arasında diaspora politikası alanında işbirliği konusunda bir mutabakat zaptı imzalanmıştır.
Devlet Komitesi olarak, devletimizin siyasetine ve devlet başkanımızın talimatına uygun olarak, dünyadaki Azerbaycanlıları birbirine bağlamak ve Türk Dünyası’nın birliğini güçlendirmek için mümkün olan her şeyi yapıyoruz ve bu çalışmaları yapmaya da devam edeceğiz.
Bu çerçevede Türk kardeşlerimizle Bakü’de, Ankara’da, Almanya’da ve bugünlerde de Amerika’da tecrübe paylaşımı, potansiyeli artırma eğitimleri, vb. gibi çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bu çalışmalarda Türk diasporası, Türk kardeşlerimiz ve diplomatik temsilcilikler tüm etkinliklerde çok aktif bir şekilde yer almışlardır. Bu arada, buradan onlara teşekkür ediyorum.
Aynı zamanda, Türk Dünyası’nda ortaya çıkan önemli ve güncel haberler ile Türk ve Azerbaycan diasporasının faaliyetleri hakkında bilgi içeren “Türkiye Azerbaycan Dergisi" yayınlanmaya başlandı.
Dergi, Türkiye’de, Azerbaycan’da ve dünyanın muhtelif devletlerinde kamu kuruluşlarına ve özel sektöre, STK’lara ve diaspora kuruluşlarına, ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Bütün bunlar diasporalarımızın birliğine hizmet etmekte ve benzer tecrübelerin diğer Türkçe konuşan ülkelerle de hayata geçirilmesi düşünülmektedir.
Dünyanın değişik ülkelerinde Türk Dünyası’na mensup binlerce diaspora kuruluşları mevcut ve bu kuruluşlar bulundukları ülkelerde kamu ve STK’lara öncülük etmektedirler. Diasporanın dış politikada baskın bir güç haline geldiği bir zamanda, uluslararası arenada, anavatanlarının dışında yaşayan Türklerin birliğini sağlamak oldukça önemlidir.
Kardeş halkların diasporaları da kardeş olmalı ve birlikte çalışmalıdır. Çünkü bizim ortak sorunlarımız mevcuttur. Bizim yurtdışında yaptığımız faaliyetlerde Dağlık Karabağ sorunu ve Hocalı olayları hakkındaki gerçeklerin dünyaya beyan edilmesinin yanı sıra yurtdışındaki etkinliklerimizde sözde “Ermeni soykırımı” konusu da sürekli olarak uluslararası topluma aktarılmaktadır. Sözde “Ermeni soykırımı”nı ispatlayan hiçbir kanıtın olmadığı net belgelerle dünyaya beyan edilmektedir. Özellikle, Türk dostlarımız ve diaspora organizasyonlarımız her zaman bu meselelere ilişkin aynı bakış açısına sahipler ve ortak bir sorun olarak görüyorlar.
Bugün hem Azerbaycan hem de Türkiye terörizme maruz kalmakta ve terörle mücadele operasyonları yürütmeye mecbur durumdalar. Bu operasyonları yapmamız barış ve güvenliğimizin sağlaması için kaçınılmazdır. Azerbaycan devleti her zaman Türkiye ile beraberdir ve Türk kardeşlerimize bu operasyonlarda zaferler kazanmalarını arzu ediyoruz.
Azerbaycan topraklarının % 20’si işgal altındadır, bir milyondan fazla vatandaşımız ana topraklarından sürülmüş ve zorla yerlerinden edilerek mecburi göçmen durumuna düşmüştür. Binlerce Azerbaycanlı vahşice öldürüldü ve maalesef Ermenistan hâlâ işgal politikasını sürdürüyor. Sadece bu işgalci siyasetini sürdürmekle kalmıyor, büyük hayallerle aptalca açıklamalar yapıyorlar ve sinsi planlar kuruyor. Üzüldüğümüz nokta şudur ki, bizim uluslararası hukuka karşı saygımız ve hoşgörümüz, sonunda bize karşı geri kullanılmaktadır.
Bugün, hem Türkiye’de hem de Azerbaycan’da, farklı etnik gruplar eşit, serbest ve iyi ilişkiler içerisinde yaşamaktadırlar. Ancak, bununla beraber Türkiye’de, özellikle Doğu Anadolu bölgesinde, Ermeni faktörünün güçlendirilmeye çalışıldığı hissedilmektedir. Bölgenin “Batı Ermenistan” olarak ilan edilmesi gibi kirli planlar ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede bölgedeki bazı belediye başkanlarının bu işe can attığını görmek üzücüdür. Bazı Batılı ülkeler de çabalarını artırarak HDP ve PKK vasıtasıyla Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini zayıflatmaya çalışmaktadırlar. Iğdır, Kars, Ağrı ve Van illerini Ermenistan ile birleştirerek “denizden denize uzanan büyük Ermenistan” rüyalarını gizlememektedirler. Azerbaycan’ın işgal edilmiş Dağlık Karabağ bölgesinde Hankendi şehrinde yapılan VII. Pan-Ermeni Yaz Oyunları’nın açılış töreni meşalesinin Iğdır’dan getirilmesi de bunu tasdik etmektedir. Azerbaycan-Türkiye birliğinin güçlendirilmesi, Azerbaycanlıların ve Türklerin dünyadaki birliğinin sağlanması tam olarak bu ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Bugün yurtdışında yaşayan tüm Azerbaycanlıların ve Türklerin bunu bilmesi önemlidir.
Sayın Cumhurbaşkanı, aziz kardeşler, bunların hepsi birliğimize ve diaspora hareketindeki çalışmalarımıza olan ihtiyacın bir göstergesidir. “Bir milletin iki diasporası olmaz” sloganı sadece hoş bir ifade değil, karşımıza konulan önemli bir görev, tarihsel bir zorunluluktur. Tüm milli manevi, vb. birliklerimizle beraber yukarıda bahsedilenlerden görebileceğimiz gibi, bizi hem de ortak bir düşman birleştirmektedir. Her birimiz yaşadığımız devletten, taşıdığımız görevden, sosyal ve siyasi mensubiyete bağlı olmadan ortak diaspora meselemize sırf bu prizmadan bakmak durumundayız. İşbirliğimizi daha da güçlendirmek ve ortak Türk diasporası kurmak için mümkün olan her şeyi yapmalıyız. Devlet Diaspora Komitesi olarak, biz bu istikamette ciddi adımlar üzerinde müzakereler yapmaktayız. Başlangıçta, Türk diasporası gençleri için ortak kampların kurulması düşünülmektedir. Devlet Diaspora Komitesi tarafından “Türk Dünyası Diasporalarının Gelişimine Dair Stratejik Bir Yol Haritası” hazırlanmış ve bu yol haritası ile uyumlu olarak gelecekteki faaliyetlerin oluşturulması için ön mutabakat sağlanmıştır.
Dünya Azerbaycanlıları Ağı’nın kurulmasını stratejik bir hedef olarak belirleyen Devlet Komitesi, artık ortak Türk diaspora ağı kurulması yönünde adımlar atmaktadır. Modern dünyada, ikili yaklaşımlar hakim olmakla birlikte, Türk düşmanlarının büyük hülyalarla yaşadığı, kirli planlar kurduğu bir zamanda Karabağ gerçeklerinin ve topraklarımızın işgali hakkındaki bilgilerin daha da tutarlı ve yüksek sesle ifade edilmesi çok önemlidir. Ortak Türk diasporası hareketinin oluşumunun en kısa zamanda başarılı olacağı ve neticesini vereceğini ümit etmekteyiz.