TÜRKİYE & AZERBAYCAN Dergilerimiz Röportajlar Makaleler Diaspora Sosyal Medya İnfografik Makale Çağrısı Hakkımızda İletişim
AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNİN NORMALLEŞME ÇABALARI | Türkiye Azerbaycan Dergisi

AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNİN NORMALLEŞME ÇABALARI

27 Eylül-9 Kasım 2020 tarihlerinde gerçekleşen II. Karabağ Savaşı’nın Azerbaycan’ın zaferi ile sonuçlanmasının ardından 10 Kasım Bildirisi imzalandı. 44 gün süren destansı mücadele ile öz topraklarını geri kazanan Azerbaycan, savaştan bu yana Ermenilerin bölgeye yönelik çeşitli ihlal ve propagandalarıyla karşı karşıya kaldı. Bu ihtilafların çözüme kavuşturulması amacıyla Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Rusya’nın Soçi kentinde 31 Ekim 2022 tarihinde bir araya geldi. Soçi Zirvesi olarak adlandırılan bu toplantıda Azerbaycan ve Ermenistan, güç kullanmaktan kaçınma; toprak bütünlüğünün, egemenliğinin korunması; sınırların dokunulmazlığının tanınması zemininde çözülmesi konusunda anlaştı. Üç liderin görüşmesine paralel olarak Dışişleri Bakanları Sergey Lavrov, Ceyhun Bayramov ve Ararat Mirzoyan da üçlü görüşme gerçekleştirdi.

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Soçi kentinde yaptığı üçlü görüşmenin ardından ortak bildiri yayınlandı. Kremlin’in internet sayfasında yayımlanan bildiride, üç liderin 2020 ve 2021 yıllarında kabul edilen bildirilerin uygulanması sürecini görüştüğü belirtilerek, “Tarafların, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin kapsamlı şekilde normalleştirilmesi, Güney Kafkasya’nın barış, istikrar, güvenlik ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmasının sağlanması amacıyla tüm bu anlaşmalara sıkı sıkıya bağlı kalma taahhütlerini yinelediği” açıklandı. Bildiride, “Güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinden kaçınma, sorunları Birleşmiş Milletler Tüzüğü ile 1991 tarihli Almatı deklarasyonuna uygun olarak egemenlik, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığının karşılıklı tanınması temelinde çözme konusunda anlaşmaya varıldı.” ifadelerine yer verildi.

 

Aliyev Beş Temel Prensibi Öne Sürdü

Soçi Zirvesi’nin ardından basın açıklamasında bulunan Aliyev, “Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi yönünde konuşma ve hareket etme zamanı geldi.” şeklinde ifadede bulundu. Aliyev, Karabağ meselesinin iki yıl önce çözüldüğünün altını çizerek, “Bu hususta istişare edeceğimiz konu yok. Ancak, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin iyileştirilmesi, ciddi adımlar gerektiren bir formattır. Bu hedeflere ulaşmada aktif kişisel rolünüze ve Rusya’nın rolüne güveniyoruz. Azerbaycan, daha önce 5 temel prensip teklif etti. Azerbaycan-Ermenistan arasındaki ilişkilerin bu prensipler doğrultusunda normalleştirilmesi gerekiyor. Bunlar uluslararası hukukun temel ilkeleridir. Bu temelde ilişkiler iyileştirilebilir.” ifadelerini kullandı.

Putin: “Görüşmenin Amacı, Yaptığımız Anlaşmaların Uygulanmasını Sağlamak.”

Rusya Devlet Başkanı Putin, bölgedeki barış, güvenlik ve istikrarın tesis edilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Bu görüşmenin amacı 2020 ve 2021’de yaptığımız anlaşmaların uygulanmasını sağlamaktır.” dedi. Basın açıklamasında konuşan Putin şu ifadeleri kullandı: “Bugün ortak bildiri kabul ettik. Açıkça söylemeliyim ki her konuda anlaşma sağlanamadı. Daha önce uzmanlar düzeyinde çalışılan bazı konular metinden çıkarıldı. Bununla birlikte, toplantının yararlı olduğu ve durumu bir bütün olarak çözüme kavuşturmak yönünde daha ileri adımlar için koşullar yarattığı yönündeki genel değerlendirmeye katılıyorum. Üstelik ‘bütün olarak’ derken hem yakın geçmişin olaylarını hem de iki yıl önceki olayları kastediyorum. Her halükârda temel konularda anlaşmayı başardık. Bugünkü müzakerelerimiz ülkelerimizin geleceği konusunda mutabakat sağlayabileceğimizi ortaya koydu. ‘Ülkelerimiz’ derken Rusya’yı, Azerbaycan’ı, Ermenistan’ı ve tüm bölge ülkelerini kastediyorum. Çünkü bu bölgede yaşayan tüm halklar ilişkilerin normalleşmesinden yanadır. Rusya, nihai ve kapsamlı çözüme ulaşılması için her şeyi yapacaktır.”

 

Güney Kafkasya’nın Önemi

Güney Kafkasya jeopolitik konumu sebebiyle hem bölgesel hem de küresel birçok aktörün odak noktasında yer almaktadır. Dolayısıyla Güney Kafkasya’daki açmazlar küresel ölçekte de gündem oldu. Güney Kafkasya jeopolitiğine bakıldığında, Türk dünyasının entegrasyonunu sağlaması, Çin’in Kuşak-Yol projesinin güzergahında yer alması, Hazar Havzası’nda çıkarılan petrol ve doğal gazın Avrupa’ya naklinde köprü olması, İran’ı Zengezur Koridoru üzerinden Karadeniz’e bağlaması gibi çeşitli jeopolitik işleve sahip olması bölgenin önemini göstermektedir. Bölgede iki kritik hat bulunmaktadır: Bakü-Tiflis-Ankara ile Moskova-Erivan-Tahran.

 

Azerbaycan-Ermenistan İlişkileri Normalleşmeye Doğru Evriliyor mu?

II. Karabağ Savaşı’nın Azerbaycan zaferi ile sonuçlanmasını ve Azerbaycan’ın öz topraklarına kavuşmasını kabul etmeyen Ermenistan, bölgede çok kez sınır ihlali gerçekleştirmesi, ateşli tacizlerde bulunmasının yanı sıra son dönemde yaşanan yasa dışı maden çıkarma ve satışı meselesi ile gündeme geldi.

Bölgedeki ihtilaf durumu sebebiyle Azerbaycan ve Ermenistan, Avrupa Konseyi ve Rusya arabuluculuğunda defalarca kez bir araya geldi. Bu bağlamda düzenlenen görüşmelerde bölge güvenliğinin tesis edilmesi ve Ermenistan’ın 10 Kasım Bildirisi’ndeki maddelere uyması noktasında çok kez karşılıklı mutabık kalınmışsa da Ermenistan sahada farklı politika izleyerek ne 10 Kasım Bildirisi’ne ne de yapılan görüşmelere riayet etmedi. Ermenistan, Ağustos 2022’den bu yana ihlalleri sıklaştırarak silahlı tacizlerde ve saldırılarda bulundu. Hem Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’in arabuluculuğu ile dört kez düzenlenen Brüksel görüşmeleri hem de Putin ara buluculuğu ile düzenlenen görüşmelerde güvenlik ve barış zemininde kararlar alınmış olsa da Ermenistan sahada aksi bir yönde hareket etti. Bu tutum, Ermenilerin henüz barış niyetinde olmadığı ve Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi’ni kabul etmediğinin göstergesi oldu. Ermenistan iki yıldan bu yana katılmış olduğu diplomatik müzakereler sonrasında alınan kararları sabote etmiştir. Bu sebeple Ermenistan ciddiyetsiz ve çelişkili bir Karabağ politikası sergilemektedir.

 

Aliyev: “Barıştan Bahsediyorlar ama Bizler Barışın Onlar için Ne Anlama Geldiğini Anlamıyoruz.”

Azerbaycan ise belirli koşullar çerçevesinde bölge güvenliği ve barışından yana olması sebebiyle ılımlı bir diplomasi dili kullanmaya devam etmektedir. Aliyev, 17 Kasım 2022 tarihinde Avrupa Birliği’nin (AB) Doğu Ortaklığı Özel Temsilcisi Dirk Schuebel liderliğindeki AB yetkilileri ve Doğu Ortaklığına üye bazı ülke temsilcilerinden oluşan heyeti kabul etti. Bu görüşmede ilişkilerin normalleşmesine ve durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. 

AB heyetinin Bakü’den önce Erivan’ı ziyaret ettiğine dikkat çeken Aliyev, Ermeni yönetiminin “Barış istiyoruz.” ifadelerinin manipülasyon olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle devam etmiştir: “Çünkü gerçekten barış isteselerdi teklifimize cevap verirlerdi. Savaşın bitiminden hemen sonra bir barış anlaşması için müzakerelere başlamayı teklif eden bizdik. Toprağı yıllardır işgal altında olan bir ülkenin zorla adaleti tesis etmesi, düşmanı yendikten sonra barış teklif etmesi dünya tarihinde enderdir. 

Topraklarımızın Ermenistan tarafından yakılıp yıkılmasına ve Azerbaycanlıların çektiği acılara rağmen biz barış teklif ettik. Beş maddeden oluşan bir barış metni önerdik. İlişkilerin normalleşmesinin temelini belirlemeye çalışan bizdik. Ermenistan bu sürecin ilk aşamasında çok tereddütlüydü. Şimdi barıştan bahsediyorlar ama bizler barışın onlar için ne anlama geldiğini anlamıyoruz.” Aliyev, Ermenistan yönetiminin çelişkili politikalara sahip olduğuna dikkati çekerek, “İki yolumuz olmalı, Azerbaycan-Ermeni ilişkilerinin normalleşme süreci ve ayrıca Azerbaycan ve Karabağ’daki Ermeni azınlığı hak ve güvenlik açısından ilgilendiren konular.”

Erivan hükümetinin, Karabağ’daki Ermeni azınlığı ilgilendiren meseleleri barış anlaşması görüşmelerine çekmek istediğini belirten Aliyev, “Bu imkânsız. Buna razı olmayacağız. Bu nedenle, Ermeni hükümetinin gündemiyle ilgili tamamen net bir pozisyonuna ihtiyacımız var. Geçenlerde ‘Onlar barış istiyorsa biz de barış isteriz.’ dedim. Barış istemiyorlarsa, bu onların tercihi. 30 yıldır barışımız olmadı ve Ermenistan bunun nasıl bittiğini unutmamalı.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Karabağ’daki Ermenilerin hak ve güvenliğini Ermenistan hükümeti ile konuşmayacaklarını vurgulayan Aliyev konuşmasına şöyle devam etti: “Bunu Karabağ’da yaşayan Ermenilerle konuşmaya hazırız ama ceplerinde Moskova’nın gönderdiği ve Rus halkından çaldığı milyarlarca parası olan Vardanyan gibilerle değil. Moskova’dan oraya çok net bir gündemle gönderildi. Karabağ’da yaşayan ve orada yaşamak isteyen insanlarla konuşmaya hazırız. Biz buna hazırız. Bu arada bu süreç başladı. Bazı ülkelerden yani dışarıdan müdahale olmasaydı, o süreci durdurmak için bir girişimde bulunulmasaydı, o zaman süreç daha dinamik olabilirdi diye düşünüyorum.”

Laçin Koridoru Tartışması

Ermeni nüfusunun yaşadığı ve geçici olarak Rus güçlerinin konuşlandırıldığı Azerbaycan topraklarında, Aralık 2022 başından bu yana Ermeniler tarafından yasa dışı maden çıkartılması, işletilmesi ve çevreye zarar verilmesi haberleri gündem oldu. Azerbaycan tarafından bölgeye uzman yetkililer gönderilmiş ve Azerbaycanlı çevreci STK mensupları 12 Aralık 2022 tarihinde bölgede grev başlatmıştır. Ermenistan hükümeti bu gösterileri gerekçe göstererek, Ermenilerin Laçin Koridorundan geçişine izin verilmediğine ilişkin asılsız iddialarda bulunmuş ve bunu Birleşmiş Milletlere taşımıştır.  Aliyev, bu konuya ilişkin “Laçin yolunda yaşanan olay gün gibi ortadadır. Doğal kaynaklarımız kullanılıyor ve taşınıyor. Doğal kaynaklarımızı sömürenler, uluslararası hukuk ilkesine göre suçludur.” şeklinde ifadede bulunarak, Azerbaycanlı sivil toplum kuruluşlarının Laçin Koridorundaki maden protestosuna ilişkin, “Devlet kurumlarımızın temsilcilerinin orada (madenlerde) denetim yapması konusunda haklı bir talebimiz var. Neler olup bittiğini görmeliler ve bu yasa dışı faaliyet durdurulmalıdır. Bu bizim haklı talebimizdir.” değerlendirmesinde bulundu.

Sovyetler döneminde Ermenistan’dan sürgün edilen Azerbaycanlıların kurduğu Batı Azerbaycan Topluluğu üyesi bir grup aydınla görüşme yapan Aliyev bu görüşmede, Laçin Koridorunda yaşananlarının, Ermenistan ve destekçilerine ilişkin Azerbaycan’a karşı kirli plan gerçekleştirmek amacında olduklarını belirtti. Aliyev, konuşmasında şunları söyledi: “Laçin yolunda yaşanan olay gün gibi ortadadır. Bu bizim meşru hakkımızdır. Doğal kaynaklarımız kullanılıyor ve taşınıyor. Doğal kaynaklarımızı sömürenler, uluslararası hukuk ilkesine göre suçludur. Çünkü burası uluslararası toplum tarafından bizim toprağımız olarak tanınıyor. Devlet kurumlarımızın temsilcilerinin orada denetim yapması konusunda haklı bir talebimiz var. Neler olup bittiğini görmeliler ve bu yasa dışı faaliyet durdurulmalıdır. Bu bizim haklı talebimizdir. Ancak bugün bu durum tamamen çarpıtılarak yansıtılmaktadır. Yine yalan, yine iftira. Bunu kimin yaptığını da çok iyi biliyoruz. Ermenistan burada ilk sıralarda yer almıyor. Ama bu bizi hiçbir şeyden caydırmayacak. Bunu zaten defalarca kanıtladık. II. Karabağ Savaşı da savaştan sonraki iki yıl da kimsenin bizi etkileyemeyeceğini gösterdi. Bizi arayabilirler, açıklamalarda bulunabilirler fakat bunları önemsemek gerekmiyor. Bu aramalara siyasi nezaket gereği cevap veriyoruz. Ama bu, bizim tutumumuzu en ufak bir şekilde değiştirmeyecek.”

 

Ermenistan Barıştan Uzak

Aliyev, taraflar arasında uzlaşı sağlanması için Azerbaycan’ın Karabağ üzerindeki hakimiyetini onaylayan beş şartı 31 Ekim 2022 tarihinde düzenlenen Soçi Zirvesi’nde tekrar gündeme getirdi. Görüşmede Ermenistan’ın bu beş şarta ilişkin onaylayıcı bir söylemde bulunmaması, ikili ilişkilerdeki ve bölgedeki çözümsüzlüğün gelecekte devam edeceğinin habercisi olmuştu. Bu bağlamda bugün Laçin Koridorunda yaşananlar da bunun göstergesidir.

Azerbaycan ve Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi amacıyla çeşitli müzakereler yürütürken, Ermenistan Güney Kafkasya bölgesinde revizyonist bir çizgide ilerlemekte oldukça ısrarcıdır. II. Karabağ Savaşı’nın sonunda imzalanan anlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirmek istemeyerek ve her fırsatta çeşitli ihlallerde bulunarak mağlubiyetini kabul etmemektir.